Lutetia Parisiorum ya da Parisii


Biliyorum yasliligim cekilmez olacak :))) Ama yazmam lazim. Gün gecmiyor ki buradan hoslanmamam icin bir sebep cikmasin.

"Ladurée" belki de Paris'in eeeeen meshur makaronlarini (farkli aromalarda acibadem iste) yapan, pek lüks pastanelerinden biri. Günde binlerce pasta satan bir zincir. Pasta kutularini görseniz mucevher aliyor sanirsiniz. Internetten bile servisleri var. Öyle böyle degil. Paris kliseler basi.
Bugün Madeleine'deki subelerinin önünden gecerken vitrinde yiyecek üzerinde koca bir sinek görüyorum. Plastik olacak kadar büyük bu sinege yaklasirken. Ayni vitrinde bir alt rafta bu defa ölü bir koca sinek görüyorum. Vitrindeki bu dekorasyonlari görevliye söylemek icin iceri giriyorum ve vitrininizde böcek var diyorum. Hafif bir sok havasindan sonra vitrine incelemek icin yaklasan tezgahtar kiz bana dönüp:

"Onlar böcek degil, sineek" diyor! :)))
Daha nasil anlatabilirim bu rahatligi!

"Her ne iseler, ölüsüyle dirisiyle vitrinde ve hala pastalarinizin üzerinde" deyip cikiyorum.

ve hala gülüyorum...



Lutetia Parisiorum - Parisii: Paris' in eski adi.

Gercek'ten sahneler...

.


.

Gecen gün yine herkesin (popüler kültür sagolsun) bir filmden hatirlayacagi (Les Amants du Pont Neuf) Neuf köprüsü üzerinden gecmek icin baslangicindaki meydana dogru yürüyordum. Birden etrafimda normalden fazla kalabalik farkettim. Saga sola sapmadan yoluma devam ettim ki o anda, etrafimin polis ve polis arabasi cevrili oldugunu, gördüm. Yürüdügüm meydanin üc tarafinin barikatlarla cevrili oldugunu ve etrafimdaki kalabaligin sadece zenci genclerden olustugunu farketmem nedense sonuncu oldu. Kimi yerde yatiyor, kimi ayakta, kimi oturuyor ama hicbirinden cit cikmiyordu. Gösterinin (tabii denilebilirse) tam ortasina dalmistim istemeden. Basimi saga cevirdigimde cember disindaki gelen gecene ellerindeki dev bir bez pankarti tutanlari farkettim. Yaziyi onlarin tarafinda oldugum icin göremiyordum. Ilerleyebilmek icin yatanlarin üzerinden atlayip, polislere dogru yürüdüm, icinde bulundugum grupla öyle bir tezat olusturuyordum ki daha ulasmadan barikatta bana acilan yerden disari ciktim. Kalabaliktan biraz uzaklasip arkami döndügümde elle özensizce yazilmis kelimeleri secebildim:

**************

Okudum, sinirimden aglamak geldi icimden.

Yoluma devam ederken duvara yazili tanidik bir cümle okudum. Duvarda yazan buydu: "Buraya kadar her sey iyi gidiyor". Yine bir film, ama bu defa turistlerin kol ve cüzdanlarini acip kosa kosa Fransa'ya gelmelerini saglayan biri degil. Aksine daha gercekci, daha yasanan, gözünü acanlarin farkedebilecekleri tiplemelerin oldugu, cogunuzun bildigi bir film. Asil adi "La Haine", Nefret.

Okudugum bu kelimeler filmin son sahnesinde kafalara kazinmasi icin tekrarlananlardi. Kimin duvara yazdigini bilmiyorum. Ama neden yazdigini anlayabilirim. Üc sene önce yine buradayken yasanan olaylar aklima geliyor: Okuyun hatirlarsiniz .

Öte yandan televizyonda orta Afrika'da cekilen son derece uyduruk bir Fransiz belgeseli var. Beyaz kadin ukalalik taslayarak kabilelerle birlikte larva yemeye calisiyor ama igreniyor. Belki bir Afrikali Fransizlarla beraber salyangoz yiyor ve bunun belgeselini O yapiyor olsa idi daha cok eglenirdim.

Sanirim gercek anlamda sadece milli takimi olusturduklari zaman önem ve saygi kazaniyorlar. Bir nevi Birlesik Afrika Devletlerini olusturduklarinda.

Simdi de yine TV'de bir baska Afrikali Olimpiyat madalyasi kazanmis, Sarkozy ile canli telefon konusmasi yapiyor.

Disarida da afro-rap muzigi duyuluyor. Bulundugum nokta ise tam olarak Champs-Élysées. Ona da bir film?