Cocuk, dans ve mutluluk...


Günler kisisel, ailesel, ulusal ve küresel problemleri düsünmekle gecti. Son ikisinden pek ic acici duyumlar almasam da, ilk ikisi simdilik iyi gelismeler getirdi.

Uzun zamandir beklenen Nepalli minik nihayet ailemize katildi. Cocuk her yerde oldugu gibi tüm aile bireylerinin olagan yasamlarini bir anda etkiledi. Cocugun bu olaylardan ne kadar etkilendigini ise büyük ihtimalle daha cok yeni anne-babasi düsündü. Ya da ben öyle oldugunu farzettim. Kolay bir karar degil onlarinkisi. Minicik kiz hem ülke, hem kita, hem rakim degistirdi. Nepal neresi, Italya neresi. Cok kolay olmayacak. Ama mutlulugu o kadar büyük ki her türlü sorunu halledebilecek gücü verebilecegini düsünüyorum.

Henüz cok yeni katildi aileye. Cok sosyal gibi görünse de onun icin de kolay olmadigi cok belli. Ingilizce bilen, Nepalce konusan, telefon numaralarini inanilmaz sekilde hafizaya alip, telefonla arama yapabilen, dama ve mikadoda herkesi yenen 5,5 yasinda cekik gözlü esmer bir güzellik...

Ben ülkesini videolardan izleyebiliyorum simdilik: Cin ile Hindistan'i karmislar gibi geliyor bana.

Aslinda dans diye bu videoyu koymayacaktim. Dans beni bugün cok mutlu eden olaydi. Bugün Coyote, Modern Dance 1 ve Koreografi vardi. Ücüne de su Guinness rekorunu kazanan balerin Nele geldi. Nele, problemi olanlarda kompleks yaratabilecek kadar özgüvenli tam bir canavar. Inanilmaz zor olan dersleri bizim icin asla kolaylastirmiyor, yapamayiz diye isyan ediyoruz, bagiriyor, tekrarlatiyor yine tekrarlatiyor ama hic basitlestirmiyor.
Neyse, tam bir sene önce Coyote'de kalp sektesine ugrayacagimi düsünüp ciktigimi, koreografiyi ise beynime cerrahi operasyon yapilmadikca asla beceremeyecegimi düsünürdüm. Aynaya baktigimda bu ben olamam derdim. Kollarim beni dinlemez, yardimci olmazdi dengeme. Bir sene bitti. Ve artik beni görenler ne kadar süredir bu dersi aldigimi sorup iltifat ediyorlar. Daha önceden dansediyor muydunuz? Saka gibi geliyor. Gercek mi bu? Hala inanamiyorum bu kelimeleri duyduguma. Bu modern dans siniflarinda dökülürdüm ben. Hala beceremedigim yiginla figür var.
Salsa ya da Latin sinifi gibi degil bu. Onda her daim iyi görünürsünüz. Hareketler basit ve belirlidir. Bir de partner varsa, hareketleri paylasirsiniz, daha da kolaylasir. Cok daha kolay ve yorucu olmayan danslar. Ama modern dans! Ya ballet work out? Mukemmel kondisyon isteyen bambaska disiplinler.

Aslinda birseyler farketmedim degil. Ders sonunda yapilan rahatlama hareketlerinde 180 dereceye yakin durdugumda inanamadim. Bu bacak, kol bana mi ait, ne oluyor diye. Sanki benden bagimsiz kendi kendilerine esnemisler. Sürekli keski bir günlük tutsaydim diyorum. Acaba gec mi degisimi -benim- görebilmem icin? Koreografiler basitlesti saniyorum, ama hicbir fark yok. Ezberleyebiliyorum. Beynim hala iyi koordine edemiyor sag figurleri sola uyarlarken veya sag sakat bilegim hala zorlaniyor. Ama degisiyorum. Hem de bu yasta. Aklima yiginla deyim geliyor: isleyen demir pas tutmaz, islanmadan balik tutulmaz vs, ne bileyim. Öyle kelimeler iste. Yok ya Türkce konusan etrafimda, gözden geciriyorum deyimleri. Gercekler... Gercek de, beni asil sasirtan sabretmesini bilmeyen bendenizin bu noktaya bir yil sonra gelebilmesi. Unutmusum isteyip de beklemeyi. Ama yegenim de öyle gelmedi mi iste :)

Herkese Namaste....

Not: Baglantilarda hep Wikipedia kullaniyorum ama bu sayfalardaki bilginin %100 dogru olmadigini lütfen unutmayin.

Venedik, nasilsin?

Bu sene ailevi ziyaretler tatilin yarisini olusturdu. Zira tatilin yarisinda evden kacip bambaska bir program yasadim. Önceden planlanmamis bir program. Milano, Lodi, Bologna, Mestre. Mantova ve Romeo-Jülyet(tiklayin-tüm oyunu dinleyin)'in memleketi Verona'dan bile gectim. Yanimda fotograf makinesi olmadigi icin ne tren maceralarini, ne büyülü sisi, ne yollari kapayan kari, ne de günesi cekebildim. Olsa da fotograflar cekilemeyecek guzel seyler yasadim.
Yeni yil ani ve ilk hafta cok güzel insanlarla birlikte kahkahalar icinde gecti. Bir saat ara ile iki defa kutlandi yeni yil. Önceden tahmin edemeyecegim kadar keyifli idi. Tüm yil böyle mi olacak simdi ?
Donecegimize yakin Venedik'e gidildi yine. Bu sefer sanki buraya kadar (Mestre) gelmisken ziyaret etmemek ayip olur muamelesi ile gidildi ama. Gorev geregi gidilen akraba muamelesi gibi. Mestre ile trenle 7-8 dakikada Venedik'in kalbine kadar gidilebiliyor zaten. Gitmemek belki icimi burkardi. Bienal olmasa da yapacak bir seyler bulunur elbet.Sessiz, yagmurlu, soguktu sokaklar. Böyle zamanlar cok az insan olur sokaklarda. Bir kahve molasi tüm gün yetti bize. Bir de panino tamam. Kendimize bir gorev verip, aplik lambaya donusturmek uzere iki mask baktik. "No Made in China" yazili idi dükkan girislerinde. Meger masklarin aynilarini yapabiliyorlarmis cok ucuz fiyatlara. Yorum yok. Cinli bir Italyan mi, Italyan Cinli mi? Artik ne farkeder, kaliteli olsun yeter. Bu arada orjinal sayilan masklarda bile uzakdogulu yüzleri ilk defa gördüm! Bir etki yasandigi kesin. Fena da degildi sanki. Kabuki oynamak isteyene hazir yüz : )
Yemek icin olmasa da sadece yeni pasta cesitleri icin bir göz attim vitrinlere. Seneler ilerledikce onlar da degisiyor sanki yavas yavas. Cam islerinin sekilleri, tablolarin sekilleri, masklar, insanlarin yüzleri bile degisiyor artik Venedik'te. Fark ufak ve yavasca olusuyor. Ama 16 sene önce daha baska idi. Gecen sene ise böyle.
Aldigimiz masklarin fotografini cekmek yasakti. Ama satin aldiklarimizi duvara isikla tutturabilirsek muhakkak bir resmini koyarim buraya da. Bes aydir ampulle girisi aydinlatmamizin sebebi böyle bir fikrin ortaya cikmasi idi demek ki...
Bazen acele etmemek, vakti düsünmemek yaraticiliga imkan verebiliyor. Sanatcilar dahi mesaili calisamaz, degil mi?
Iyi haftalar herkese...